Türkiye'de medyanın en büyük sorunlarından biri de kopyala - yapıştır habercilik mantığıyla aslı astarı araştırılmadan halka sunulan bilgiler. Geçtiğimiz yıllarda bunlara bir yenisi daha eklendi. Türk hikayeciliğinin öncülerinden Ömer Seyfettin'in kimsesiz sanıldığı ve bedeninin kadavra olarak kullanıldığı; hem iktidara yakın, hem de magazinsel haberleri insanlara hap gibi yutturan onedio gibi sitelerde yayınlandı. Peki olayın aslı gerçekten böyle miydi?
Ömer Seyfettin, hikayeleriyle Türk halkında milli bilinci oluşturmak için büyük çabalar sarf etmiş önemli isimlerden biri. Hikayeleri zamanında ilkokul, ortaokul öğrencilerine de okuması için tavsiye edilirdi ancak sert konulara değindiği için şahsen bunu doğru bulmuyorum. Zira kendisi genelde çocuklara yönelik hikayeler yazmamıştı.
YUNAN'A ESİR DÜŞTÜ!
Badirelerle dolu bir hayat geçiren Ömer Seyfettin'in asker kökenli olduğu ve Yunan ordusuna esir düştüğü pek de bilinmez. Yanya kuşatmasında 21 askeriyle birlikte Yunan ordusuna esir düşen Ömer Seyfettin'in yaklaşık 1 yıl kadar süren bir esaret süreci var.
Esaretten kurtulduktan sonra ikinci kez askerden ayrılan Ömer Seyfettin yazılarına, şiirleri ve hikayelerine kaldığı yerden devam eder.
KİMSESİZ SANILIP BEDENİNİN KADAVRA OLARAK KULLANILDIĞI İDDİASI!
Şimdi gelelim Ömer Seyfettin'in kimsesiz sanıldığı ve bedeninin kadavra olarak kullanıldığı iddialarına.
Ömer Seyfettin'e yakın isimlerden biri de yazar Ali Canip'tir. Ali Canip'in konuya ilişkin notlarının da yer aldığı Tahir Alangu'nun Ömer Seyfettin hakkında yazdığı kitaba göre; Ömer Seyfettin'in kız kardeşi, Ali Canip, Diş Hekimi Şevki Bey, Cafer Bey gibi isimler Ömer Seyfettin'i hastanede ziyaret ediyorlardı. Zira Ömer Seyfettin'in vefatı öncesi Ali Canip yanındaydı. Ali Canip, Ömer Seyfettin'in ölüm haberini evine gitmek üzereyken alıyor. Kabul edersiniz ki bu kadar ziyaret alan birini hastane yönetiminin kimsesiz diyerek bir okula kadavra olarak vermesi mümkün olmadığı gibi mezarının yeri de bellidir.
Ömer Seyfettin'in naaşı 7 Mart 1920'de Mahmut Baba mezarlığına gömülüyor ancak buraya yapılan garaj nedeniyle 1939'da Ayazağ'daki asri mezarlığa gömülüyor.
Ömer Seyfettin bedeni kadavra olarak kullanılmamış, kafası bedeninden koparılmamıştı. Ömer Seyfettin'in hastalığı bir türlü tespit edilemediği için vefatının ardından otopsi yapılmıştı. Otopsi sırasında haliyle göğüs ve kafa tası açılmıştı. Otopsi nedir, nasıl yapılır gibi detayları merak eden arkadaşlarımız internetten konu hakkında bilgi edinebilirler.
Türkiye medyası ne yazık ki bir çok konuda olduğu gibi tarihimizin önemli şahsiyetleri hakkında yeterli araştırmayı yapmadan kamuoyuna sunma alışkanlığı toplumda bilgi kirliliğine neden oluyor. Milli liderimiz Atatürk hakkında bile o kadar bilgi, belge olmasına rağmen alakasız yazılar yayınlanmakta. Özellikle Onedio gibi gençlere hitap eden, hiç bir haberi kaynaktan almayan sitelerin sayısı arttı. Ekte olduğu gibi bu yanlış bilgiyi topluma servis edenlerden biri de Yeni Akit Gazetesi. Akit'in durumu ile Onedio'nun durumu birbirinden hiç de farksız değil.
Toplumun her gördüğüne inanmaması, konu hakkında kaynaklara bakmasında fayda var.
0 Yorumlar